Teknik Dalışın son yıllarda popüler olmasıyla ülkemizde de bu dalış türü yaygınlaşmaya başlıyor. Teknik Dalış denince de ilk akla gelen konulardan biri; "Trimix". Peki nedir bu trimix, yenilir içilir mi? Ne faydasını görürüz ki..?
Trimix: Helyum, Azot, Oksijen
Trimix dalış ihtiyacının, hava ile yapılan derin dalışlarda yaşanan bazı engellerden dolayı çıktığını biliyoruz. Bu durumda hava (%21 O2, %78 N2, %1 diğer gazlar) ile derin dalışın meydana getirdiği sıkıntıları genel olarak bir listeleyelim;
Oksijen Zehirlenmesi
Azot Narkozu
Dekompresyon Hastalığı
1. Oksijen Zehirlenmesi
1-2 yıldız dalış derslerinde de öğretildiği gibi, kısmi basıncı artan oksijenin insan vücuduna zamanla zararlı etkileri olabilir. Oksijen zehirlenmesi ile ilgili detayları ayrı bir bölümde inceledik ancak genel kabul; hava ile yapılan dalışlarda 60 metrden derine inildiğinde, yani oksijenin kısmi basıncı 1.4 atm'yi geçtiğinde oksijen zehirlenmesi riski ile karşı karşıyayız şeklindedir.
Demek ki biz eğer 60 metreden daha derine inmek istiyorsak, öncelikle soluduğumuz gazdaki oksijen oranını azaltmalıyız. Tabi oksijen oranını istediğimiz kadar azaltamayacağımızı da bilmek gerekir, solunabilir bir karışım olması için oksijenin kısmi basıncının 0.16 atm'nin altında olmaması gerekir. Örneğin yüzde 8 oksijen içere bir karışımı 10 metreden daha sığ derinliklerde solumamak gerekir.
2. Azot Narkozu
Hava ile yapılan derin dalışlarda öne çıkan bir diğer problem ise azot narkozu. Yine ilk dalış derslerimizde öğrendiğimiz gibi azotun da kısmi basıncının artması insan vücüdunda belli etkilere yol açabiliyor. Çok kısaca özetlemek gerekirse; yüksek kısmi basınçlı azot gazı sinir hücreleri arasındaki iletimi yavaşlatarak düşünce hızının ve muhakeme yeteneğinin azalmasına sebep olabiliyor. Bu durumda sualtında sarhoşluk benzeri bir etki yaratıyor. Bu etki kalıcı olmamakla beraber, tehlikeli durumlara yol açabiliyor veya sualtında fotoğraf çekmek, bir somun sıkmak, ip/halat bağlamak gibi herhangi bir iş yapmayı zorlaştırıyor. Hatta daldığımız bir batığı, gördüğümüz bir canlıyı hatırlamakta güçlük çekiyoruz. Azot narkozu etkileri hava ile yapılan dalışlarda, su koşullarına ve dalgıcın psikolojisine bağlı olmakla beraber, ortalama 40-50 metreler civarında hissedilmeye başlıyor.
Buradan da çıkarılan sonuç; eğer biz 40-50 metrelerden daha derine dalıp, sualtında bir iş yapacaksak, bir inceleme gerçekleştireceksek azot narkozunun etkilerinden kurtulmak için soluduğumuz gazdaki azot oranını azaltmamız gerekiyor.
Trimix'e giden yol; Oksijen ve Azotu azalt!
Oksijen zehirlenmesi ve azot narkozundan çıkan sonuca göre biz hava ile yapabildiğimizden daha derine dalışlar yapmak istiyorsak soluduğumuz gazdaki oksijen ve azot oranını azaltmamız gerekiyor. Peki bunu nasıl yapacağız, azotu ve oksijeni azaltmak için yerine başka gaz veya gazlar eklememiz lazım. Bunu yaparken de ekleyeceğimiz gaz veya gazların azot veya oksijenle herhangi bir şekilde tepkimeye girmemesi lazım. Örneğin; zamanında denendiği gibi oksijen ve azotu azaltıp yerine hidrojen eklerseniz, hidrojen oksijen ile tepkimeye girip patlamaya sebep olabiliyor. Hidrojen ve oksijen karışımı kullanabilmek için oksijenin oranının yüzde 4'ü geçmemesi lazım.
Tam da bu noktada imdadımıza, herhangi bir kimyasal tepkimeye girmeyen soygazlar ailesinin üyesi helyum karşımıza çıkıyor. Helyum, oksijen veya azotla da tepkimeye girmemesi işimizi bir nebze kolaylaştırıyor. Artık soluyacağımız tüpe, belli oranda helyum doldurursak, kalan kısmını da oksijen ve azot (veya doğrudan hava) ile tamamlarsak, sonuçta havdakinden daha düşük oranda oksijen ve azot içeren bir karışım hazırlamış oluruz. Ne kadar çok helyum eklersek, oksijen ve azot oranını o kadar azaltabiliriz.
Tabi gelelim helyumun da sıkıntılarına. Helyum öncelikle çok kolay bulunabilen ucuz bir gaz değil. Uzun yıllar boyunca labaratuar ortamlarında üretilen helyum, daha sonra doğalgaz yataklarına benzer helyum gaz yataklarında ortaya çıkmasıyla maliyeti kısmen de olsa ulaşılabilir seviyeye geldi. Yine de ortalama bir trimix dalışı için bugünkü değeriyle 300-400 Türk Lirasını helyum için harcamak gerekiyor. Yani, helyumu da istediğimiz kadar bol bol ekleyemiyoruz :) Zaten öyle olsaydı, azotu işin içine hiç karıştırmayıp doğrudan helyum oksijen karışımıyla dalardık ki biz buna Heliox diyoruz. Ancak öncelikli olarak maliyetten kaçınmak için azotu da karışımımızda tutarak 3lü gaz karışımı olan Trimix ortaya çıkıyor. Trimix'in yabancı mecralardaki bir diğer adı da "poor man's gas" yani "fakir adamın gazı".. Bu sözden de anlaşılacağı gibi helyumun birinci sıkıntısı maliyet.
Helyum ile ilgili bir diğer sıkıntı, sanılanın aksine, deko sürelerini uzatmasıdır. Birçok işten anlamayan ama çok biliyormuş gibi gözükmeyi seven dalgıç, trimix'in veya helyumun deko süresini kısalttığı için derin dalışlarda kullanıldığını zanneder. Halbu ki helyum, dokulara çok daha hızlı nüfuz eder ve dokular daha hızlı doygunluğa ulaşır. Dolayısıyla helyum dekosu daha uzundur ve kullanacağınız trimix karışımında helyum oranı ne kadar fazla ise o kadar uzun dekolu dalışlar yapacaksınız demektir. Bu sebepledir ki deko gazı olarak yüksek oksijen oranı içeren nitroks karışımları kullanırız ki, inert gaz olarak geçen helyum ve azota daha fazla maruz kalmadan basınç farkını arttırarak bir an önce gaz atımını gerçekleştirebilelim.
Helyumdan kaynaklı HPNS ve isobaric counter diffusion diye geçen iki farklı rahatsızlık da meydana geliyor. HPNS, oksijen zehirlenmesi gibi helyumun kısmi basıncı çok artınca sinir sistemini etkiliyor. Isobaric counter diffusion ise, yüksek helyum yoğunluklu karışımdan yüksek azot yoğunluklu karışıma geçerken yaşanabilen iç kulak dekompresyon hastalığının özel adı olarak karşımıza çıkıyor. Her iki rahatsızlığı da ayrıca inceleyeceğiz ama kısaca yukarıdaki gibi özetleyebiliriz ve bu rahatsızlıklara yakalanmadan dalış derinliğimizi trimix ile havadan çok daha derin değerlere çıkarabiliriz.
Comments